Merhabalar,bu hafta sonu o kadar dolu dolu yaşadım ki,bir cuma akşamı bir de şu an var sanki.Arada geçen zaman masal gibi geçti.İki gün boyunca sanki mini bir İstanbul turu yaptım.Çok yoruldum,ama çok güzel yerler gördüm,çok güzel insanlar tanıdım.
Bu postumda sizi güzel,ama çok güzel bir yere götüreceğim.SAMATYA
Tarihini yazmayacağım.Eğer tarihini merak ediyorsanız buradanulaşabilirsiniz.
Samatya,insanıyla,mekanlarıyla,meydanıyla havasında ki hafif anason kokusuyla sıcacık,samimi cıvıl cıvıl bir yer.Yıllardır İstanbul’da yaşamama rağmen hiç gidip görme fırsatı yakalayamamıştım.Ona ait bildiğim tek şey İkinci Bahar dizisinin burada çekilmiş olduğu ve Ali Haydar isimli restauranttı.Ne yazık böyle bir güzelliği şimdiye kadar görmediğim,havasını koklayamadığım için biraz üzüldüm.Sonradan Gurmeler’inbu sefer ki gezisi sayesinde ben de bu güzel semti tanıma fırsatı bulmuş oldum.Sabah erkenden yollara düştüm amacım biraz erken gidip,gezmek ve bol bol fotoğraf çekmekti.
Semtin insanı o kadar sıcak ve samimi ki,gezerken arka sokaklarda gördüğüm bu renkli mekan ilgimi çekti.Tesadüf o ki,mekan sahibi,Samatya’nın en eski midyecisi ”Arap”Ali’ye aitmiş.Lakabı Arap ama kendisi bundan çok da memnun değil. ”Üstüme yapıştı bu laf abla”diye yakındı.Son derece mert,efendi ve semtin yerlisi olması dolayısıyla,herkes tarafından tanınan ve sayılan bir bey.Sağolsun içtiğimiz çay eşliğinde, bir çok şey anlattı Samatya hakkında,hatta meydan içinde küçük bir rehberlik bile yaptı bana.
Samatya çiçek açıyor diye düzenlenen yarışmaya halk o kadar ilgi göstermiş ki her taraf rengarenk çiçek bahçesi gibi.Sabah erken gittiğim için meydan pek bir sessizdi.Geçen dakikalar içinde hareketlenmeye,mekanların önüne masalar çıkarılıp düzenlenmeye başladığında gördüm ki,o meydan sanki kocaman bir ev tüm esnaf da o evin bireyleriydi.Karşılıklı hem tatlı tatlı atışıyor hem de birbirleri ile yardımlaşıyorlardı.
Sohbet eşliğinde yenilen yemekler her zaman çok daha lezzetli gelmiştir bana.
Salata lezzetli olmasına rağmen,kebaba olan düşkünlüğüm neticesinde biraz geri planda kaldı doğrusu.Aslında başlı başına suyuna ekmek banarak yiyebileceğiniz bir lezzetti.
Bu arada gittiğim fotoğraf kursunda öğrendiklerimi de fotoğraflarımda hafif hafif uygulamaya başladım bilmem belli oluyor mu?
İçli köftenin dışı,tam da olması gerektiği kalınlıktaydı.Yani kalın bir bulgur zırhın için saklanmamıştı o güzel kıymalı karışım.
Arkasından yediğim adana,közlenmiş domates ve biber ile lezzet yolculuğu,daha bir keyifli hale dönüştü.
Ali Nazik sen nasıl bir şeysin.Usta bir elden çıkınca o sarımsak nasıl bir denge kurmuş da hem varım hem de yokum diyorsun.
Etiketler: ikinci bahar, samatya, Sedir Et ve Kebap, sonradan gurmeler
Ne güzel bir hafta sonu olmuş.Ben de gitmiş-gezmiş kadar oldum. Paylaşım için teşekkürler ;
Çiğdem