Hayatta öyle şeyler vardır ki, bilmeyen yoktur.Kestane şekeri de, bunlardan biri bence.Bursa dendi mi, akla ilk gelenler, yeşil, iskender, Uludağ ve kestane şekeridir.En azından benim için öyledir.Uzun seyahatlerde, yol üzerinde durduğunuz çoğu yerde gittiğiniz yerlere hediye olarak götürebileceğiniz, ilk göze çarpan şeyler arasındadır kestane şekeri.Pek çok çeşitte yapılıyor olsa da, kestanenin tadını en iyi alabileceğiniz sade olanıdır.O şerbeti kana kana içmiş, yumuşacık kestane ağzınıza aldığınız anda dilinizin üzerinde nazlana nazlana eriyip damağınıza bayram ettirmeye başlar.Beyniniz otomatik pilota bağlanır ve sürekli aynı komutu gönderir bir tane daha ye bir tane daha bir tane daha.
Bu tatlının hafif olmasının da bir sonucudur belki.Bir kutu yersiniz de rahatsız olmazsınız.Aslında ben, hani o kavanozlarda satılan kestane kırığı şekerini daha çok severim.Çünkü o, şerbetle bir bütün olmuştur.Kaşıkla yerken, şerbetinden de bol bol nasibinizi alırsınız.
Eskiden biri Bursa’ya gidiyorum dediğinde mutlaka sipariş verilen bu lezzet artık her yerde mevcut.Ama her markanın ki de çok iyi değil.Hangi markanın en iyi olduğu herkesçe malum zaten.
Uzun zamandan beri aklımda olan bu maceralı yolculuk için tam da zamanıdır diyerek kolları sıvadım.İlk durak noktam kestaneleri tek tek en irilerinden seçerek aldığım market oldu.Babangamın bütün itirazlarına rağmen tek tek seçtim kestaneleri.İri ve lekesiz olmaları lezzet açısından önemliydi çünkü.Pek çok kestane arasından şanslı olanlar, torbalanıp mutfağıma gelmeyi hak etti.Ama asıl olay burada başlıyordu.Kestane şekeri yapmak, hem çok kolay, hem de çok zordu.Zordu çünkü, ön hazırlığı eziyetliydi.Kolaydı, zor kısımdan sonrası sadece pişirme şekline kalıyordu.O nedenle bir yardımcıya ihtiyacım vardı ve o şans Babangama verildi 🙂
Malzemeler
- 1 kg iri kestane
- 5 su bardağı şeker
- 4 su bardağı su
- arzuya göre vanilya
- Zorluk: kolay
Yapılışı
Bu tarif için, sabır ve zaman gerekli olduğu için bir Pazar gününü seçtim.Babangam her zaman, zor olan daima iyidir felsefesini benimsediği ve hayat müşterek olduğu için kaderine razı oldu ve benimle beraber mutfak masasında yerini aldı.Ortada kestaneler, etrafında ikimiz en kolay nasıl soyarız bu güzellikleri diye düşündük ve iyice yıkadığımız kestanelerin, dış kabuklarını bir bıçak yardımıyla soyduk.Çünkü önemli olan ilk aşama, kestanelerin bütünlüğünü bozmadan, dış ve iç kabuklarını iyice soymaktı.İlk aşama kolaylıkla geçildi.Sonra ki aşamada, iç kabuklarıyla kalan kestaneleri, sıcak su dolu bir kaba koyduk.Kısa bir süre sıcak suda kalan kestanelerin, iç kabuklarını soymak çok da kolay değildi.Hatta bir ara bırakıp vazgeçmeyi bile düşündüm ama babangamın azmi karşısında saygıyla devam ettim.Bu arada sohbet koyulaşmış, halı dokuyan insanların, o motifleri nasıl iplik iplik işlediklerine kadar gelmiş, bize de sabır açısından bir motivasyon olmuştu.Bir kestanenin kabuğunu soymanın, insanı bu kadar mutlu edeceği de hiç aklımıza gelmeyen bir durumdu doğrusu.Ya o, kestanenin anatomisi üzerine, ürettiğimiz görüş ve fikirler çok aydınlatıcıydı.O incecik kabuk, kestaneye hiç ayrılmak istemediğinden olsa gerek sımsıkı sarılmış, her kıvrımına girmişti.
Fakat sonunda kazanan biz olduk ve bir süre sonra gözüme dağ gibi görünen o bir kg kestane, bütün kabuklarından soyulmuş, bütün çıplaklığıyla kalmıştı.Bundan sonraki aşama daha kolay ama dikkat isteyen bölümdü.Üzerine çıkacak kadar bir su ilavesiyle, çok az haşladığım çıplak kestaneleri, ölçülü su ve şekerden oluşan şerbetin içine atıp en kısık ateşte iyice yumuşamak için pişmeye bıraktım.Burada dikkat edilecek şey de bu haşlama işleminde kısık ateşte kestaneleri bölünüp, hamurlaşmadan pişirmekti.
En son aşama ise şerbetle beraber bir bütünlük içinde pişip yumuşayan kestaneleri, şerbetin içinden çıkarmadan bu tadı ta içine çekmesi için bir gece dinlenmeye bırakmaktı.Sonuç mükemmeldi ve bu başarı ve lezzetten nasibimizi doya doya aldık.Bu tadılan lezzet kadar değerli olan, diğer şeyde birlikte bir şey yapmanın keyfiydi.
Keyifli ve dileklerinizin gerçekleşeceği, güzel bir hafta olsun inşallah............
Not: Kestane şekeri yapacağıma söz verdiğim, değerli fotoğraf hocam Belgin Çöleri bu tarif sizin için.
Sevgiyle...
Etiketler: Bursa, bursada ne yenir, bursanın kestane şekeri, Bursanın nesi meşhur, evde kestane şekeri yapımı, kestane, kestane şekeri, kestane şekeri nasıl yapılır, kestane şekeri tarifi
Ne diyeyim bu sabıra tebrikler benim için kestane şekeri çocukluğumdaki İzmir fuarıdır. Çünkü her yıl Bursadaki bu ünlü marka sadece fuar zamanı İzmire gelir ve bizde buradan kestane şekerinin alasını buradan alırdık.Şimdi dediğin gibi artık her yerde var ama ben yine de o markayı her yerde arıyorum ve ondan alıyorum. Emeklerine sağlık Gülerciğim bir tane o güzel şekerlerden yemiş kadar oldum sevgiler…
Aslında bir lezzet bir koku bir görüntü hep beynimizin en altlarında kalan birşeyleri su üstüne çıkarıyor bu bazen guzel bir anı olurken bazen de insanı üzen bir durumda olabiliyor kestane şekerini cok severim hep bir yapımını deneme istegim vardı herzamanki gibi guzel torumun için cok teşekkür ederim Minecigim
Sıkı işe kalkışmışsın Gülercim, cesaret ister vallahi.. Ellerin dert görmesin:)
Biraz eziyetli gercekten ama değiyor
Sevgiler
Aaaa yorum yazmamışım tüü bana yahu nasıl unutmuşum.Eeee Gülerim bu kadar güzel pırıl pırıl yapınca aklım uçmuş zaar.Ellerine güzel yüreğine sağlık arkadaşım muhteşem olmuşlar..
Vişnapim canım saol