Gelenek ,bir kuşaktan ötekine geçirilebilen bilgi, tasarım, boş inanç, yaşantı biçimi; daha geniş anlamıyla maddi olmayan kültürdür. Dar anlamda ise, kuşaklar boyunca bir toplumun ,örneğin ,kutsal yada politik işleri gibi önemli konulardaki görüşlerdir.Görenek,bir şeyi görüle geldiği gibi yapma alışkanlığıdır.Hasta ,komşu ziyareti,günlük yaşayışta ki düzen misali.Görülerek edinilmiş bilgi bir çeşit.Adetler,toplumsal yaşamın düzenli gitmesinde, kuralların uygulanmasında etkili olmaktadırlar.Kız isteme,baş sağlığı dileme,nişanlar düğünler,yeme içme,karşılama ,uğurlama adettendir.Örf ise ,çoğu zaman toplumun katı beklentileri olarak nitelenen birtakım örnek tutum ve davranışlardır. Örfler, aynı zamanda toplumu, herhangi bir değer sisteminin bünyesini oluşturan temel taşlarını da temsil ederler. Bu değerler sistemi, toplumsal yapının durumuna göre giderek özel bir hukuk sistemine göre ya da o sistemdeki bir yasa maddesine de gerekçe olur.
Hep kullandığımız ama belki de aralarında ki farkı bilmediğimiz kelimelerdir gelenek,görenek,örf ve adet.T:C Kültür Bakanlığı bu kelimeleri yukarıda ki şekilde tanımlamış.Millet olarak belli değerlere sahibiz çok şükür ki.Büyük şehirlerde çoğu uygulanıp,yaşanıp yaşatılmasa da ,küçük yerlerde hala hayat bu yazılı olmayan ama hafızalara kazınmış kurallara göre yürütür düzenini.Çoğu zaman avam sayılan bu kurallar aslında son derece insani ve yaşanası değerlerdir.
Lokma dökmek de bu durumda adetlerimizden biridir.Hayır işlemek adına yapılan tatlı bir birlik oluşturan güzel ve devam etmesi gereken bir adet.Geçmişi çok eskilere dayanan,Arapçada lukma kelimesinden gelen un.maya.sudan yapılan,bir amaca hizmet eden tatlı bir hareket..Tatlı diyorum ama şerbet vermeden de kuru olarak bişi (bazı yerlerde bişi ,bazı yerlerde pişi deniyor.) diye bilinen,peynirle yenilen çok lezzetli bir hamur.
Lokma dökmek ya da döktürmek bir adak ,güzel bir haber sonrası kutlama,ya da bir dua geleneği olarak toplumumuzda yer almıştır.Tamamen sevap kazanmak için,hayır dua almak ve ağız tatlandırmak için de lokma döktürülür.Deyim olarak bile güzel değil mi ?
Osmanlı Saray kültüründen gelen lokma dökmek ,yurdumuzun hemen her yerinde yapılmasına rağmen,bu konuda ,İzmir Lokması ayrı bir üne sahiptir.Çoğu şehirde bile İzmir lokması diye satılır.Yuvarlak ya da halka şeklinde yapılabilir.Yuvarlak olanları saray lokması diye de bilinir.
Artık her konuda olduğu gibi bu konuda da makineler olayı ele geçirmiş.Hiç el değmeden makinenin yoğurduğu hamur ,yine makine tarafından kızgın yağa atılarak kızartılıp belki kolaylık sağlamış olabilir ama,benim hafızamda ki görüntüyü yok etmesi mümkün değil.
Lokma dendiğinde ,bundan yıllar yıllar önce,yazlıkta pazar içinde lokma döken teyze gelir gözümün önüne.Ne kadar dikkatli ve uzunca izlediysem,hafızam videosunu çekmiş ve beynime yerleştirmiş.Koca bir leğende,cıvık denebilecek şekilde sulu bir hamur ve koca bir kazan kızgın yağ.
Malzemeler
- 1,5 su bardağı un
- 1 tatlı kaşığı kuru instant maya
- 1 su bardağı ılık su
- 1/2 su bardağı sıvıyağ
- 1 adet yumurta
- şerbeti için
- 3 su bardağı toz şeker
- 2 su bardağı su
- 1 yemek kaşığı limon suyu
- kızartmak için bolca sıvı yağ
- Zorluk: kolay
Yapılışı
Lokmayı döken teyze şimdi ki makinelere taş çıkartır bir hızla,sol eliyle avuçladığı hamuru avucunun içinde sıkarak,baş ve işaret parmağı arasından çay kaşığı ile topladığı minik hamur parçalarını büyük bir maharetle,kızgın yağa atıyordu .Bunu o kadar hızlı yapıyordu ki büyülenmiş gibi uzunca bir süre izlediğimi hatırlıyorum.Yemeyecek misin çok seyrettin lafı üzerine o videonun sonlandığını hatırlayıp gülerim hala. Ben de aynı tekniği kullanarak ama son derece yavaş bir biçimde ,döktüm lokmalarımı.İnanın yuvarlaklar çok daha düzgün ve aynı boyda oluyor bu şekilde.Bir çeşit el terazisi kurmuş oluyorsunuz.Burada önemli olan,hamurun kıvamı ki sanırım onu da tam kıvamında tutturdum.İlk pişip de şerbetlendiğinde çıtır çıtırdı.Hep olduğu gibi,biraz durunca o çıtırlığı gidiyor ama inanın , yumuşadığında bile o hamur ağızda dağılan bir kıvamdaydı.Ev halkının hepsi bu lezzeti sıcak olarak tadamadı fakat aynı gün büyük bir keyifle tüketildi.Öyle çok gözde büyütülecek bir tarif de değil üstelik.Akşam bile aklınıza geldiğinde hemen yapıp sıcak sıcak yenebilir. Derin bir kap içine unu,mayayı,suyu ve sıvıyağı koyup bir mikserle iyice karıştırın.Bir süre hamurunuzu bekletin.Mayanın devreye girdiğini ve kabarmaya başladığını göreceksiniz.Bu aşamada bir yumurtayı hamurun içine ekleyip bir kaşık yardımıyla iyice karıştırın.Bütün bunları yapmadan önce şerbetinizi kaynatmaya başlamanız iyi olur.Çünkü kızaran sıcak hamurlar soğuk şerbet ile buluşmalı.
Hamurunuz hazır olduğu anda,isterseniz benim yaptığım gibi el teraziniz ile isterseniz sadece bir kaşık yardımıyla kızgın yağa kaşık kaşık dökün.Hamurlar kızarırken de sürekli karıştırın ki her tarafı eşit renkte kızarsın.Kızaran hamurları bir kevgir yardımıyla yağdan alıp ,soğuyan şerbete atın.
Asıl olan belki de sade olarak tüketmektir ama ,söz konusu olan tatlı olunca hayal etme,bir araya getirme,şımarma,ölçüsüz olma duyuları hemen devreye giriyor.Ben de lokmaların bir kısmını sade olarak bırakırken bir kısmının üzerine benmari usulü erittiğim çikolatayı döktüm.Bir kısmının üzerine de sadece dövülmüş fıstık.Tabii ki ilk tüketilen çikolatalı olandı.Diyorum ya şımarıklık işte.Siz istediğiniz şekilde servis edebilirsiniz.Bakalım sizin hayal gücünüz nasıl işliyor.Dondurma ile mi ,yok daha neler..:)
Sevgiyle.....
Etiketler: geleneklerimiz, görenekler, izmir, izmir lokması, lokma, lokma dökmek, lokma nasıl yapılır, lokma tarifi, lokma tarihi, nasıl lokma dökülür, örf ve adetler
Ne diyeyim helal olsun bir İzmirli olarak ben hala gözümde büyütüyorum. Gerçi İzmir’ de mutlaka günün herhangi bir saatinde bir köşede lokma dökene rastlayabiliyorsun ve sıraya girip alabiliyorsun ama evde yapıp yemeninde keyfi bambaşka ellerine emeklerine sağlık ayrıca kaleminden dökülen satırlar içinde…
Minecim canım arkadaşım gerçekten yapılıp yenilesi bir lezzet Sen haklı şöhret yapmışını yiyiyorsun gerçi
Bu arada güzel ve motive edici sözlerin için de çok teşekkürler