Dedim ya insan niyetli olunca akşama doğru iftar da yaklaştıkça vücut ve akıl, oyunlar oynamaya başlıyor.İç ses sürekli kulağına bir şeyler fısıldıyor insanın.Kalk bunu yap, şunu da yap, yetmedi öbürünü de yap.Neticede insanız, beşer şaşar misali bazen şaşırıyor insan.Allah bundan gayri şaşırtmasın ne diyelim.Bütün bunları alabildiğimiz, yapabilecek durumda olabildiğimiz için şükür edelim. 🙂Her gün için, bir gün öncesinden iftara ne hazırlayacağımızı, ya da ne yemek istediğimizi konuşuyoruz babangamla. 🙂 Ben arada programı bozsam da, bundan kimse şikayetçi olmuyor.Neticede çok şükür yaptıklarımı afiyetle yiyiyorlar.
Bu da, program dışı sahne alan bir güzellikti.Aklıma düştü bir kere, yapmazsam rahat edemeyeceğim. İftarda, pide yerine bunu yeriz diye düşündüm. Fakat sadece çorba ve bunu yedik desem yalan olmaz. Hatta bir kısmını, iftar saatinde evde olamayan bebe mühendisim için sakladım 🙂
Trakya’lı arkadaşlarım mutlaka biliyordur. Dizmana bir göçmen pidesi, ya da muhacir ekmeği. Balkan savaşlarından itibaren mübadele ile göçen Yunan, Yugoslav, Arnavut, Bulgar halkına macır veye muhacir deniliyor bildiğiniz gibi. Trakya nineleri bunu eski zamanlarda kuzinede pişirirmiş, hem de üzerine kaymak koyarak. Ah o has kaymakları nerede bulalım.
Sanırım aslı boş, yani içine malzeme koyulmadan sadece hamurla yapılıyor, ya da ekşimik konularak yapılıyor.Ama ben damak tadımın rotasını izlediğim için kıymalı yaptım. Siz de kendi zevkinize göre yapabilirsiniz.
Nasıl anlatayım bilemiyorum. Böyle puf puf köpük gibi bir şey. Ağzınızda neredeyse çiğnemeye gerek kalmadan yutmalık. Mayalı olduğu için mutlaka sıcak ve mümkünse yapıldığı anda yenilmeli.