Gözleme bilirmisiniz? Tabii ki bilirsiniz.Bilmeyen de yoktur.Eskilerin, köy kültürü görmüş, köyde bulunmuş, o güzel doğal ortamı yaşamış insanların daha iyi bildiğine de eminim.
Zaten dikkat edin eskiden basit, avam bulunan hatta belki de hor görülen çoğu şey moda oldu.Ben kendi çevremden biliyorum ki dile getirilmese de köy hayatını, köy ürünlerini, bazı gelenekleri modası geçmiş, kötü kokulu basit ve aciz görenler şimdi nerede otantik, geleneksel ürün, mekan varsa oraya gidiyorlar.Ne oldu da bütün bunlar moda oldu bilmiyorum.Ancak ben kendimi bildim bileli severim en basit ve doğal olanı.Pırıl pırıl parlayan mumlanmış elmaya, dalından yere düşmüş, minicik, şekilsiz ama mis kokulu, tatlı elmanın tercih edilmesi gerektiğini bilirim.
Çok şükür bir köyü olup, köy hayatını çocukluktan itibaren görmüş biriyim.O köyde yaşayan insanların çatlamış, nasır dolu ellerine dokunulduğunda bir tahta sertliğinde ama bir toprak bereketinde, anne eli lezzetinde olduğunu da bilirim.O insanların yazdan kışa yaptıkları hazırlıkları, yoktan var ettikleri güzellikleri de bilirim.Bir araya gelip yaptıkları yufka ekmekleri kilerlerinde üst üste dizdiklerini, fırınlarda pişirdikleri mis kokulu köy ekmeklerini de bilirim.Ağıla girip sağdıkları koyun sütünden yaptıkları peynirlerin, yoğurtların kıymetini ve lezzetini de bilirim.
Bütün bunların yazılma sebebi şu basit gözlemedir aslında.Uzun yollarda mola yerlerinde ilk yenilesi şey olarak göze çarpan gözleme ve ayran ikilisinden.O gözlemeler ki, içleri çoğu zaman boş, kalın hamur şeklinde yediğimiz.Artık lüks muhitlerde bile çoğu cafenin vitrinine vitrin mankeni gibi oturtulan gözleme yapan teyzelerin elinden çıkan gözlemedir bu yazının sorumlusu.Basit ama geleneksel.Nerdeyse bütün tatil beldelerinde, tatil köylerinde açılıp işletilen ve dolup taşan gözlemedir sorumlu olan.Hani peynirliden, patatesliye, otlusundan tahinlisine haşhaşlısına, canınızın çektiği, aklınızın erdiği, hayalinizin sınırları ile sınırı olan gözleme.